Türkçe Şarkı Sözleri Blogspot

İnternet'de arayıp bulacağınız bütün şarkı sözleri

Eğlenceli interaktif Şarkı Sözleri Bloğu

İnternet'de arayıp bulacağınız bütün şarkı sözleri

Arama butonumuzdan istediğiniz şarkı sözü 'nü ara!

İnternet'de arayıp bulacağınız bütün şarkı sözleri

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
blog etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Eylül 2017 Cumartesi

Instagram Arkadaşlığından Gerçek Dostluğa Dönüşen Hikayemiz

Merhabalar

Dün paylaştığım postta yazmışım da yazmışım. Sayfalarca yazmak zihnimi boşaltmış rahatlamışım. Bugün de sizlere farklı bir konudan bahsetmek istiyorum.



Sosyal medya arkadaşlığına güvenir misiniz? Tanıştığınız birine her şeyinizi anlatır mısınız? Ya da birlikte hayal kurar mısınız? Her üzgün anında yanında olup teselli eder misiniz, uzaklardaki biriyle mutluluğunuzu paylaşır mısınız?

Saydıklarımın bir çoğunu yapması oldukça zor. Sağlam ilişkiler güven temeli üzerine kurulduğundan internette tanıştığımız insanlara pek de güvenemiyoruz. Bende bu şekilde düşünürdüm. Çevremdeki insanlarla bile çok yakın olmayı beceremezken uzaklarda yaşayan biriyle sıkı fıkı olmak zor olsa gerek. Mektup arkadaşlığını saymıyorum o çok başka. Benim bahsettiğim de arkadaşlık değil zaten, dostluk.

28 Temmuz'da gelen ilk mesaj:

-Merhaba ben Aleyna, yurtdışı kargoların çok çok sevimli çok beğendim o yüzden mesaj attım

Bu şekilde ilk adımı atan arkadaşıma mektup arkadaşlığından bahsederek ptt gönderilerini açıkladım. Konuşma uzadı uzadı arkadaşlıkları nereden bulduğumuza geldi, ingilizce ve koreceyi nasıl çalıştığımızla ilgili konuştuk derken muhabbetin sonuna geldik.

Pek adetim değildir ilk tanıştığım insanlara tekrar mesaj atmak. Karşı taraftan Günaydın mesajı gelince cevap verdim ve bu seferde yaşadığımız şehirler hakkında konuştuk. Ordu ve İzmir. Uzun soluklu konuşma sonrası muhabbet yine bitti ve ertesi gün tekrardan mesaj geldi.

Günaydııın :))

Bende aynı samimilikte cevap verdim ve muhabbet yine güzel bir şekilde devam etti. Muhabbet bitince ertesi gün bir daha mesaj geldi.

Günaydıın

Bende cevap verdim.

Günaydınlaaar

Muhabbetlerimiz ilerledikçe samimiyetimiz arttı. Bıkmadan her gün bana günaydın mesajı atmasa belki birkaç mesaj sonrası birbirimize bir daha mesaj atmayacaktık.

Sonrasında Postcrossing uygulamasından bahsettim kaydını yaptık ve arkadaşım her kart aldığında mutluluğunu benimle paylaştı.

Tahmin edersiniz ki bizde kartlaştık mektuplaştık hediyeleştik, birbirimiz için özenle seçtiğimiz hediyeleri paketledik üzerine notlar yazdık gönderdik, hediyelerimizi face talk yaparak açtık vs vs bir dolu güzel an yaşadık.

Yeri geldi birlikte üzüldük, okulda yaşadığım sıkıntılar için benim yerime dertlendi, kendisi de benimle paylaştı yaşadığı üzüntüleri. Birbirimize büyük destek olduk. Geçen yaz temmuzdan beri dostluğumuzu sürdürüyoruz.

Derken derken derken...

Aleyna üniversite sınavına girdi sonuçlar açıklandı ve tercihleri yaptı.

O da nesi? İzmir'i de yazmış bizimkisi!!

Dualarıma Aleyna'yı da katarak hayırlısıyla İzmir'i kazanmasını diledim. Başlara yazmadığı için belki olmaz, ilk yazdıkları tutar diyordum ki,

yan odadan ablamın bağırışı geldi.

Nurefşan! Aleyna İzmir'i kazanmış!!

Ablam ve Aleyna birbirlerini bilseler de çok fazla konuşmuşlukları yoktu ama Aleyna'nın adı bizim evde hep geçerdi. Ablama kartpostal bile göndermişti. Sosyal medyadan ablama da haberi vermiş ve ablam mesajı benden önce okumuş oldu.

Mutluluğum paha biçilemez dereceye ulaşmıştı, hemen hayaller kuruldu planlar yapıldı. Ve Aleyna İzmir'e geldiğinde büyük buluşmamız gerçekleşti.

Dokuz Eylül Eğitim Kampüsüne hızlıca gittim. Heyecandan unutmuşum Dokuzçeşmeler Kampüsüne gidileceğini. Sonrada hızlıca yürüyerek Dokuzçeşmelere geçtim. Etrafa deli gibi bakınıyorum. Gören demiştir çocuğunu kaybetti herhalde.

Sonradan Dokuzçeşmeler kampüsüne giriş yaptım etrafa bakınırken uzaktan bir kız bana doğru koşuyor :)

Sonrası

Sonrası sarıldık işte, ağlaştık :')

Duygu dolu anlar :) Kim bilebilirdi instagram arkadaşlığının gerçek dostluğa dönüşeceğini.

Aleyna'nın anne ve babasıyla tanıştığımda ne kadar temiz yürekli insanlar olduğunu anlamak zor değildi. Yüzlerinin içi gülen anne ve baba kadar samimisi olabilir mi?

Tanışma sonrası bir kenara çekilerek sanki yıllardır görüşmeyen iki dost gibi hasret giderdik. Konuştuk ve yine bir sürü hayal kurduk.

Aleyna'nın yaşını sormak önceden hiç aklıma gelmemişti inanır mısınız? Aramızda 3 yaş olsa da tam kafa dengim oluyor kendisi canım arkadaşım. Giyim tarzımız bile tıpatıp aynıydı o gün :)

Planlar yapıldı, hayallere hayaller eklendi, fotoğraflar çekildi ve ilk buluşma başarıyla gerçekleşmiş oldu.

Size benden birkaç öneri:

Samimiyetini size tüm benliğiyle yansıtan insanları sevin. Bu tür insanların dostluğundan zarar gelmez, aksine sizi her zaman mutlu ederler. Acınızı paylaşırlar, sevincinize ortak olurlar. Uzakta da olsa samimiyeti hissedilen insanları üzmeyin. Kalpler bir olduktan sonra mesafelerde azalıyor haliyle.

Seni çok seviyorum canım arkadaşım. Dostluğumuz daim olsun. Yüzün hep gülsün. Seninle tanışmak bana gelen en güzel hediyelerden biri, iyi ki varsın.

---
Yazımı sabırla okuduğunuz için teşekkürler :)
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşçakalın !!

Yazımı beğendiyseniz +1'lemeyi ve blogumu takip etmeyi unutmayın desteğinizi bekliyorum :)

25 Haziran 2017 Pazar

Güneykore'ye Gönderdiğim Hediyeler -Deniz Konsepti



Merhabalar herkese iyi bayramlar dilerim
Bu yazımda cuma günü postaya verdiğim paketi anlatacağım. Kore Deniz Kuvvetlerinde çalışan sunbaemden daha önce bahsetmiştim. Bana gönderdiği paketi önceki yayınlarda bulabilirsiniz.


Sunbaenimin gönderdiği hediyelere karşılık sonunda bende paketimi postaya verdim, umarım hoşuna gidecek hediyeler seçebilmişimdir. Bu yazımda gönderdiğim hediyeleri açıklayacağım, gönderme işleminden bahsedeceğim ve tutarını merak edenler için açıklayıcı birkaç cümle daha ekleyerek merakınızı gidermeye çalışacağım. Başlayalım o halde!

------
Şekerli Türk kahvesi ve fındık aromalı kahve.
Dünyanın heryerinde nescafe bulunduğundan Kahve Dünyası'nı tercih ettim


Kuruyemişçiden aldığım fındık ezmeli gül kurusu.
Bu tür tatlar Türk kültüründe yaygın olduğu için arkadaşımda tatsın istedim :)


Elimde bulunan çaylardan birer tane gönderdim. Ihlamur, kiraz saplı ve kayısılı.
Bir pakette portakallı form bisküvisi gönderdim.


Bardak altlığı. Nazar boncuğu kültürümüzü tanıtmak adına tercih ettim.


Sticklerlar tamamiyle Türk kültürüne özgü. 
Bayrak ve nazar boncuklarından oluşuyor gördüğünüz gibi.


Paketin ilk hediyesi ozmo çikolata. Gemili olduğu için görür görmez satın aldım ve böylece kafamda bir konsept oluştu. Deniz konsepti. Bu tür hediyeler bulma arayışına girmiş oldum.


İzmir'i ve 9 Eylül'ü merak edipte araştırmak isteyebileceği türden mıknatıslar seçmeye çalıştım. 
Bir diğeri ise lazer kesim mıknatıs.


Kırtasiyede görür görmez aldım bu kalemleri de. Deniz konseptime oldukça uygun. 
Kurşun kalem olsa da hoş bir hediye olabileceğini düşündüm :)


İzmir'in pasaport iskelesinin resmedildiği sert karton kartpostalı da görür görmez aldım.
Konsept baya bir şekillenmeye başlamıştı. Fiyatı 3 lira


Küçük gemi maketi. Belki masasının üzerine koyar diyerek aldım. Fiyatı da çok uygun. 4 lira


Deniz konseptine kafayı takmışken her şey mavi olunca aldığım sabunu ve kutusunu da mavi seçtim. Kapağı çini desenli doğal zeytinyağlı sabun. Kutunun altında da ingilizce açıklaması var. 
Made in Turkey ;)
Fiyatı yanlış hatırlamıyorsam 5 lira

 

Gönderdiğim paketin üstünü Türk kültürüne özgü stickerlarla süsledim. Bu stickerları internette bulup kırtasiyeden parlak renkli ve yapışkanlı A3 kağıdına çıkartabilirsiniz. 



Gönderme işleminden bahsedecek olursam;
Özenerek hazırladığım paketin ulaşamama ihtimalinden endişe ettiğimden paketi KAYITLI gönderdim.Kayıtlı paketin ne olduğunu bilmeyenler için şu şekilde açıklayayım: Ekstra 5 lira kadar bir ücret veriyorsunuz ve bunun karşılığında size numara veriyorlar. Verdikleri numarayı PTT GÖNDERİ TAKİBİ kısmından girerek paketinizin adım adım nereye ulaştığını görebiliyorsunuz. Karşı tarafa ulaştığındaysa Teslim Edildi yazısı beliriyor. İnternete bu bilgileri girmekle yükümlü olduklarından paketinize karşı bir kat daha ilgili oluyorlar. Bu sebeple içim daha rahat ediyor.

Gönderi ücretinden bahsedelim birazda;
Benim pakeetim 540 gram tuttu. Gönderilecek paketler hassas terazide ölçülüyor ve ücreti hesaplanıyor. Paketi bir de kayıtlı gönderdiğim için 41.95 lira tuttu. Ücret oldukça fazla bir öğrenci için. Paketin içindekiler içinde masraf ediyorsunuz bir de gönderi ücreti fazla olunca canınız sıkılabilir. Yine de ayda yılda bir yapıldığı için hoş karşılanabilir. Türk kültürünü dünyaya yaydığınızı ve karşı tarafın hediyelerinizi görünce mutlu olduğunu düşünerek tatmin olabilirsiniz.

Değinmem gereken bir diğer konu, 
Arkadaşınız eğer adresini Kore alfabesiyle yazdıysa, Latin harfleriyle de yazmasını isteyin yoksa PTT'de zorluk çekebilirsiniz. Adresi sisteme girmeleri gerektiği için görevli memur Latin harfleriyle adresi istiyor sizden.

Eğer ki sormayı unutursanız ve cevap almak için vaktiniz yoksa,
Arkadaşınızın adresini naver translate e yazın. Kutunun içinde a harfi olan simgeye basın. ''Phonetic''
Bu kısım adresi Latin harflerine çevirmenizi sağlayacak.

Örnek olarak;



Sol altta gördüğünüz bana verilen Kayıtlı Paket takip numarası. Aynısı, PTT'de doldurulan kağıdın üzerine yapıştırıp size veriyorlar, o şekilde takip edebiliyorsunuz. Bu da örnek olarak eski postalarımdan biri. 


Umarım sizlere yardımcı olabilmişimdir. Sorunuz varsa sorabilirsiniz. Paketi ve konseptimi nasıl buldunuz? Yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Tekrardan herkese iyi bayramlar, kucak dolusu öpücükler :)

Yazımı beğendiyseniz +1'lemeyi ve blogumu takip etmeyi unutmayın desteğinizi bekliyorum :)


11 Haziran 2017 Pazar

HEALER- K-drama yorumu

HEALER - ŞİFACI - 힐러


Kırmızı yazılar SPOI içeriklidir. SPOI yemek istemeyenler atlayabilir.

Başlayıp başlamamakta kararsız kaldığım, ilk bölümü izledikten sonra da kafa karışıklığı sebebiyle devam edip etmemek arasında kaldığım, bittiğinde ise en beğendiğim diziler arasına giren müthiş bir aksiyon dizisi. Aksiyonla beraber aşkta var, eğlenceli sahnelere de yer verilmiş.

Ji Chang Wook'u ilk bu dizi de izledim. K2'yi duymuştum ama izlememiştim. İlk tercihim Healer'dan yana oldu ve iyi ki izlemişim diyorum. İzleyin izlettirin pişman olmayacaksınız.

Peki bu dizinin konusu nedir?

Healer yani şifacı gece kuryeliği yapmaktadır. Yüzünü bile görmediği hacker bir ajummayla birlikte çalışmakta ve yasal olmayan bir şekilde müşterileri için bilgi toplamaktadır. Bir gün aldığı yeni bir iş için çalışırken işin gerçek yüzünü görür ve Chae Young-Shin'i yakından korumaya başlar. İnternet muhabiri olarak çalışan Young-Shin'in yanında işe girer ve ikili daha da yakınlaşır. Çözmeye çalıştıkları dava da kendi geçmişlerini bulurlar ve derine indikçe işin gerçek yüzü ortaya çıkar. Bununla beraber başları büyük bir derde girer.

Dizi Yorumum

Oyunculuğun had safhada olduğu bir dizi. Rolleri o kadar benimsemişler ki başka dizi de bu oyuncuları izlesem inandırıcı gelmeyecek sanki diye düşünmeye bile başlamıştım. Aksiyon sahnelerinde Ji Chang Wook yeteneğini konuşturmuş, coolluğunu ağzınız açık izleyebilirsiniz o derece etkileyici sahneleri var.

Kötü karakterler tabii ki yine var. Hele ki Kore dizilerinin kötülerine alıştıysanız pekte yabancılık çekmezsiniz. Siyasi güce sahip olan kötü karakterler birçok yerde ana karakterlerin elini kolunu bağlıyor. Diziyi müthiş kılansa ana karakterlerin başlarına örülen çoraptan büyük bir ustalıkla kurtulması.

Dizide ki ajumma rolün en çok hakkını verenlerden. Başka birisini düşünemiyorum yerine. The Heirs da Park Shin Hye'nin annesi rolünde oynarken tanımıştım kendisini.

Dizide ki ünlü muhabirin ana karakterlerle bağlantısını gördüğünüzde dizinin kurgusunun üzerinde baya bi kafa yorulduğunu anlayacaksınız. Hiçbir yerde öf pöf sıkıldım dedirtmiyor.

En beğendiğim sahnelere gelecek olursam( SPOI içerir.)

- Healer'in kendisini Young-Shin'in babasına tanıttığı sahne.

- Healer'in ajummayı gördüğü sahne.

-İzleyen herkesi eriten, Young-Shin'in Healer'in evindeyken geçirdikleri tatlımsı sahneler. Healer'in tatlılığı sahneyi defalarca başa sarmaya sebep oluyor.

-Young-Shin'in Healer'i her kurtardığında Healer'in bıyık altından anlamlı gülümsemesi. Çift karakterli oynuyordu adam resmen ㅅ.ㅅ

-Young-Shin'in telefon kulübesinde Healer'la konuşması.

-İçeri alınmadıkları basın toplantısına kılık değiştirerek girmeleri.

-Healer'in yüzünü göstermeden Young-Shin ile birlikte film izlemesi.

-Havaalanında baştan planlamış oldukları numaradan öldürme sahnesi.

-Finalde Healer'in fotoğrafçılığı :)

Beni derinden etkileyen sahneler

-Young-Shin'in gerçekleri öğrendikten sonra Healer öğrenirse gider diye korktuğundan bir şey bilmiyormuş gibi davranması.

-Healer'in ustasının kendisini feda etmesi ve bu durum karşısında Healer'in yıkılması.

-Healer'in ünlü muhabire amca diyebilmesi.

-Healerin Pasifik'te bir ada alıp yerleşmek istemesinin sebebinin çocukluğunda oynadığı oyundan kaynaklanması.

Dizideki en beğendiğim sözlerden birisi de:

Sevmediğim şeyler; Beni sevdiğim şeylerden uzak tutan her şey.
---

Sizler diziyi nasıl buldunuz? İzlemediyseniz umarım ilginizi çekmesini sağlayabilmişimdir. Böyle bir dizi kaçmaz mutlaka izleyin :)

Beğendiğim sahneleri yazarken izlediğim anlara gidiverdim sanki. Tekrar izleyesim geldi. Biraz daha zaman geçsin belki tekrar izlerim. ㅅ.ㅅ

Sizlerin en beğendiği sahneler nelerdi? Bizimle paylaşmak isterseniz yoruma yazabilirsiniz.

Sonraki dizi yorumum Strong Woman Do Bong Soon olacak. Şimdilik hoşçakalın!!

Yazımı beğendiyseniz +1'lemeyi ve blogumu takip etmeyi unutmayın desteğinizi bekliyorum :)







2 Haziran 2017 Cuma

Adsense Feed İçi Reklam Birimi Kodu

GELİŞ - ARRIVAL -Film Önerisi

Merhabalar
Bugünkü yazımda bir bilim-kurgu filmi tanıtmak istiyorum.
En zevk alarak izlediğim filmler kategorisi bilim kurgu. Zihni zorlayan sahneler üstünde düşünülmesi gereken senaryolar bilim kurgu filmlerini daha çekici kılıyor gözümde. Hele konu uzaysa !!

Not: Spoiler kırmızı renkli yazılı.Spoi yemek istemeyenler okumasın.


Filmimizin adı Geliş. İngilizcesi Arrival. Bilim kurgu filmi ve konusu uzaylılar.
Uzayda yaşamın varlığını araştıran bilimcilerin aksine Dünya'da kurtuluşu arayan uzaylıların varlığını düşünün. Uzaylılar Dünya'ya geldiğinde iletişime geçmeye çalışacaklardır, bunu da göz ardı etmemek gerek. Dünya üzerinde yüzlerce dil varken uzaylılarla anlaşabilmek için bu diller yetersiz kalıyorsa ne yapılmalı?

Film tamda bu konu üzerinde. Dil bilimci Dr. Louise'ten yardım istenmesi üzerine Dr. Louise uzaylılarla iletişime geçebilmek için uzay aracına ekiple birlikte gider. Çabaları sonucu uzaylılarla anlaşabileceği yöntemlerin varlığına çevresindekileri inandırır ve uzaylılara dil öğretmeye başlar. Resim gösterir ismini söyler ve buna karşılık uzaylıların gösterdiği simgelerle bu isimleri bağdaştırır. Bilgisayar üzerinde bu çalışmasını ilerleterek çevirileri hızlandırır.

Filmde ara ara geçmişe gidildiğini göreceksiniz. Daha doğrusu ben öyle sanmıştım. Tabi aslında bu durum tam tersi. Bunun sebebi de uzaylıların dil bilimciye vermiş oldukları bir hediye. Geleceği görebilme.

Gelenler düşman mı yoksa farklı bir amaçları mı var? Bu durum uzun tartışmalara sebep olur. Gelişmiş ülkeler bu konu sebebiyle iletişim halindedir. Gelen uzay araçları Dünya'nın 12 farklı yerine iniş yapmıştır. Gelişme kaydeden ülkeler diğer ülkelere açıklama yapmaktadır. Uzay araçlarını imha mı etmeli yoksa iletişim halinde mi kalınmalı?

Gerçek ise uzaylılar üç bin yıl sonrasını görebildikleri için gelecek felaketin farkındadırlar ve yardım istemek için yeryüzüne iniş yapmışlardır.

Film hiç sıkmıyor kendini izlettiriyor bana kalırsa. Bilimin gücünü bu filmde de rahatça görebileceksiniz. Uzaylılar amacına ulaşabilecek mi çalışmalar sonuç verecek mi? Film sizde de merak uyandırdıysa hiç kaçırmayın derim.

IMDb puanı 8/10. Hakettiğini düşünüyorum tavsiyem kesinlikle izleyin :)

Yazımı beğendiyseniz +1'lemeyi ve blogumu takip etmeyi unutmayın desteğinizi bekliyorum :)

28 Mayıs 2017 Pazar

Güneykore Hakkında Neler Biliyorum? -Bölüm 1-Serbest Yazı




Merhabalar!!
Bu yazımda Güneykore hakkında bildiklerimi paylaşacağım. Sizde bildiklerinizi yoruma yazarsanız daha çok koreseverin öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz.

*Güneykore'nin kardeş ülkemiz olduğunu bilmeyen yoktur herhalde. 1950-1953 yılları arasında gerçekleşen Kore iç savaşına(Kuzey ve Güney Kore savaşı) asker göndererek en çok asker gönderen 3. ülke olduk. Nato ülkelerinin herhangi bir savaşta yardımlaştığını duymuş muydunuz? Türkiye bu yardımda gönderdiği asker sayısıyla dikkatleri çeken bir ülke olmuştur.

Peki Kore'yle bağlarımızın 1950'lerden çok daha öncesine dayandığını biliyor muydunuz? Göktürkler desem ne kadar tarihe indiğimi anlarsınız sanırım. :) Bir araştırmama göre Göktürk-Koguryo ittifakını öğrendim. Tabii Çin bu durumdan rahatsız olup ittifakı sonlandırmalarını istese de Göktürkler bu isteği kabul etmez. Daha fazlasını okumak isterseniz adresi bırakıyorum tıktık !!

*Güneykore internet hızında Dünya'da birinci sırada. Japonya'yı bile sollamış durumda. Teknolojide oldukça ileri bir ülke olan Güneykore birçok tanındık markanında anavatanı. LG, Samsung gibi.

*Güneykore'de askerlik süresi 2 yıl. Ve ben bu durumdan rahatsız olan bir arkadaşa bile rastlamadım. Hatta hemen hemen hepsi genç yaşında askerliğini yapıp hayatını askerlikten sonrası olarak planlamışlar.

Kore'de askere giden idollerin yasını tutan koreseverlerde Dünya'nın her yerinde mevcut. Bu bilgiyi çoğunuzun bildiğini varsayıyorum o halde :)

*Kore'de lise öğrencilerinin rekabeti insanın içini acıtacak türden. Bunalıma giren öğrenciler oldukça fazla. Hayatlarının baharında dersleri sebebiyle psikolojik bunalıma girebiliyorlar. Akşam saat 10' a kadar eğitim veren okullarda var.

Arkadaşlarımdan biriyle konuşurken ne yapıyorsun dediğimde okuldayım akşam yemeği yiyorum demişti. Şaşırtıcı bir durum, bizde öğle arası varken Koreliler neredeyse her öğününü okulda yiyorlar.

*İntihar oranları oldukça yüksek. Gençlerin çoğunlukta olması da dikkat çekici. Hele ki bazı lise öğrencilerinin rekabeti kaldıramayıp hayatlarını sonlandırmaları gerçekten üzücü.

*Korelilerde ingilizce öğrenme azmi 7'den 70'e herkeste var. İngilizceyi akıcı konuşanlar toplum içinde övgü bile alıyorlar.

*Kahvaltıları bizim gibi peynir ekmek zeytin domates salatalık tarzı değil. Kahvaltıyı da akşam yemeği gibi yiyorlar genel olarak. Türklerin kahvaltı kültürü gibisi yok. Gevrek boyoz olmadan bir kahvaltı hele ki İzmirliler için çok yavan :)

*Doğum günlerinde yosun çorbası ikramına önem veriyorlar. Pastadan önce yosun çorbası akıllara geliyor da diyebiliriz.

*Çok fazla özel günlere sahip bir ülke. Sevgililer gününde el yapımı çikolatalar revaçta. 14 şubatta sevdiğine çikolata yapıp hediye eden kadınlar, sevgilerine karşılık bulurlarsa 14 martta erkeklerde sevdikleri kadınlara çikolata hediye ediyorlar. 14 mart 14 şubat kadar yaygın olmasa da kutlayanlar az değil tabii.

*22 Mart Hanbok giyme günü olarak ilan edilmiş bir gün. İdollerde dahil halktan herkesin hanbok giyerek geçirdikleri bir gün ve sosyal medya o gün tamamen hanbok kıyafetli resimlerle doluyor. Çok hoş değil mi kültürlerine sahip çıkmaları? :)

*Düğünlerde Hanbok giyen anneler görebilirsiniz. Bu tür gelenekleri hala yaşatan aileler oldukça fazla.

*14 sayısına verilen değeri özel günlerde de görebilirsiniz. Birkaçını sayacak olursam

14 Şubat sevgililer günü
14 Mart beyaz gün
14 Nisan siyah gün
14 Mayıs sarı gün
14 Haziran öpücük günü vs, her ayın 14'ü özel bir güne ayrılmış. Kutlanacak çok fazla özel güne sahip Güneykore.

*4 rakamı ölümle aynı anlama geldiği için kullanılmamaya dikkat ediliyor. Batıl inanç olarak görebilirsiniz. Bizde de fazlasıyla olanlardan.

*Küsler barışmak için elma uzatır karşı tarafa Güneykore'de. Boys over flowers'ta da gördüyseniz anlamışsınızdır demek istediğimi. Hele ki Personal Taste'deki elma projeli bina, verdikleri önemi göstermeye yetiyor.

*Kore'de en çok kullanılan kelimelerden biri 귀엽다. Sevimli anlamına geliyor. Kore'de erkekler kızlar için bu kelimeyi çok kullanıyor. Yabancılar için de kullanan Koreliler var tabii.

*Soju en çok tüketilen Kore malı bir içki. 18 yaşını dolduran herkes rahatlıkla tüketebiliyor sojuyu. Yeşil bir şişe, bizdeki maden sodalarına benziyor. Fiyatı uçuk kaçık bir fiyat değil. Yerli malı içki tüketimini arttırmak için olduğunu düşünüyorum. Bazı ramenler fabrikada sojuyla yıkandığı için içkiden uzak duranların dikkat etmesi gereken bir konu.

*Domuz eti peynir ekmek gibi tüketiliyor. Hatta et dediğinizde akıllarına ilk gelenin domuz olması muhtemel.

*Tavuk tüketimi de oldukça fazla Sevenleri o kadar fazla ki tavuk ayağını bile yiyorlar :)
치느님'in tavukları için kullanıldığını biliyor muydunuz? 치킨 (tavuk) + 하느님 (Tanrı) ses birleşmesiyle 치느님 oluyor. Tavuk sevgilerini bariz gösteren bir kelime.

Evet arkadaşlar nasıl buldunuz? Eminim ki çoğusunu biliyordunuz ve bilgilerinizi tazelemiş oldunuz :)
Yazacak çok bilgi var, bir sonraki paylaşımda devam etmeyi düşünüyorum şimdilik hoşçakalın!! Öneriniz isteğiniz olursa yorum bırakabilirsiniz :)

Yazımı beğendiyseniz +1'lemeyi ve blogumu takip etmeyi unutmayın desteğinizi bekliyorum :)